Göce Tarhanası Nasıl Yapılır? Siyasetin Mutfakta Yoğrulan Hali
Bir siyaset bilimci için mutfak, yalnızca yemek pişirilen bir alan değil; güç ilişkilerinin, toplumsal rollerin ve ideolojilerin sessizce yeniden üretildiği bir mikro kozmostur. “Göce tarhanası nasıl yapılır?” sorusu, ilk bakışta yöresel bir tarifin peşindeymiş gibi görünse de, aslında toplumun kendini yeniden yoğurduğu bir politik süreçtir. Göce tarhanası, Anadolu’nun sabırla, dayanışmayla ve yerel bilgiyle şekillenen halk demokrasisinin bir ürünüdür.
Bir mutfakta yoğrulan hamur, bir toplumun iktidar yapısının minyatürüdür. Kadınların sabrı, erkeklerin stratejisi, kurumların kuralları, bireyin inisiyatifi… Hepsi o kazanın içinde kaynar, tıpkı devletin karmaşık mekanizmaları gibi.
İktidarın Mutfağı: Kim Karar Veriyor?
Siyaset bilimi açısından bakıldığında, her tarif bir iktidar meselesidir. Göce tarhanası yapılırken bile “kim karar verir” sorusu sessizce masadadır. Göce ne kadar haşlanacak, yoğurt mu eklenecek, ne kadar bekletilecek? Bu kararları kim alır?
Kadınlar genellikle tarhanayı yoğuran ellerdir; yani icra gücüdürler. Erkekler ise çoğu zaman gözetleyen, denetleyen, onaylayan pozisyondadır. Bu ayrım, özel alandaki güç ilişkilerinin nasıl toplumsal cinsiyet normlarına dönüştüğünü gösterir. İktidar, sadece devlette değil; tencerenin başında da vardır.
Tarhananın nasıl yapılacağına dair fikir ayrılıkları, tıpkı meclisteki politik tartışmalar gibidir: her biri kendi geleneğini, deneyimini ve hakikat anlayışını savunur. Sonuçta ortaya çıkan karışım, çoğulculuğun ya da tahakkümün simgesi olabilir.
Kurumlar ve Gelenek: Tarhananın Anayasası
Bir devletin kurumları nasıl yasalarla şekilleniyorsa, bir yemeğin de kendi “gelenek anayasası” vardır. Göce tarhanası buğdayın kaynatılıp kabuğunun soyulmasıyla başlar; ardından yoğurt, un, nane, biber gibi unsurlar eklenir. Her adım, bir düzeni temsil eder.
Köyde tarhana kurutmak, tıpkı bir seçim süreci gibidir: herkes katkı sunar, sonuç ortak bir mülkiyete dönüşür. Kadınlar imece usulüyle çalışır; kurumlar arası iş birliğinin en doğal halini sergilerler.
Bu süreçte toplumsal kurumların işleyişini izleriz. Aile, komşuluk, dayanışma ağı… Hepsi demokratik bir karar alma biçimi gibi çalışır. Tarhana kurutulurken güneşin açıp açmaması bile, dış politika kadar belirleyici olabilir.
İdeoloji: Tanelerin İçine Sinmiş Düşünceler
Her yemek bir ideoloji taşır. Göce tarhanası, yerel üretimi, özerkliği ve dayanıklılığı simgeler. Kapitalist pazarın hızlı tüketim kültürüne karşı, tarhana yavaşlıktan yana bir direniştir. “Kendin yap” felsefesi burada politik bir eylemdir. Kadınlar, üretimi ev içinde örgütleyerek ekonomik bağımsızlığın mikro biçimini yaratır. Bu yönüyle tarhana, neoliberal sistemin “hazır gıda” ideolojisine meydan okur.
İdeoloji aynı zamanda tarifin kendisindedir: kimisi biberli sever, kimisi sade. Her tercih, kültürel bir kimliğin beyanıdır. Tarhana, tıpkı bir siyasi parti gibi, temsil ettiği değerlerle anlam kazanır.
Vatandaşlık ve Katılım: Mutfakta Demokrasinin Pratiği
Göce tarhanası yapmak, katılımın mutfaktaki biçimidir. Herkes sürece dâhil olur: biri yoğurur, biri karıştırır, biri serer. Bu, doğrudan demokrasinin en sıcak hâlidir. Katılım yalnızca oy vermek değil, yoğurma sürecine elini sokmaktır. Kadınların bu üretim biçimi, “görünmez vatandaşlık” kavramına da işaret eder. Kamusal alanın dışında, ama toplumsal dayanıklılığın merkezinde yer alırlar.
Erkekler ise çoğunlukla stratejik planlamanın, malzeme temininin veya “yönetimsel” kısımlarının içinde görülür. Bu durum, siyasetteki cinsiyet temelli iş bölümünün mutfaktaki izdüşümüdür. Gerçek demokrasi, mutfakta da başlar.
Göce Tarhanası: Politik Bir Reçete
Malzemeler:
– Göce (iri kırılmış buğday)
– Yoğurt
– Un
– Kırmızı biber, nane, tuz
– Sabır, dayanışma, kolektif emek
Hazırlık süreci, iktidar paylaşımı gibidir. Buğday haşlanır, yoğurtla karışır, bekletilir. Fermentasyon süreci, toplumun dönüşüm süreci gibidir; zamanla olgunlaşır. Kurutma aşaması, sistemin istikrar dönemini temsil eder.
Sonunda tarhana toz hâline getirilir — bireylerin kolektif bir kültürde erimesi gibi.
Bir Soru: Senin Mutfağında Hangi İdeoloji Kaynıyor?
Tarhana sadece bir yemek değildir; bir sistem metaforudur. Devletin kurumları, vatandaşların katılımı, kadınların emeği, erkeklerin planlaması — hepsi o tencerede buluşur.
Göce tarhanası, bir halkın kendi kaderini yoğurduğu, iktidarı yeniden tanımladığı sessiz bir devrimdir.
Belki de esas soru şudur:
Toplumun tenceresi kaynarken, sen kenarda izleyen misin, yoksa kepçeyi eline alan mı?